03 Ağustos 2013

This is Praha!

3.durağımız Çek Cumhuriyetinin başkenti Prag. Amsterdam'dan 1,5 saat yine yüreğimiz ağzımızda bir yolculuğun ardından Vaclav Havel Airport Prague'dayız. Avrupa içinde 2 -3 saatlik mesafelerde kullanılan uçakların çoğu çok eskiymiş, insanların sararmış suratlarla havalimanında bekleşmeleri de bundan sanırım. Haliyle uçak eski ve küçük olunca kanadından kuş geçse hissedecekmişsiniz gibi bir tedirginlikte oluyor insan. Yine klm ile yaşıyoruz aynı kramplı uçuşu. Hostesler falan da 45-50 yaşlarında var. İşten çıkarma olmadığı, olanlarda da çok ağır tazminatlar olduğundan Avrupa da durum bu. Kabin amiri bey 50 li yaşlarda, 3 dilde anonsu ve transfer bilgilerini ezbere yaptı, artık tücrübeyi falan da siz düşünün. Türkiye'den ise 2,5 saat sürüyor. 





Arkadaş sohbetlerinde sıkça adı geçen bir ülkede olmak güzel. Okuyarak bilinenlerden ziyade yaşayarak görmek en güzeli. İkinci dünya savaşı sırasında zarar görmemiş ve korunmuş şehir tam bir peri masalı. Şato görünümlü gotik yapılarda masaldaymışsınız hissini güçlendiriyor. Arnavut kaldırımları, daracık sokakları, barok mimarisi ile büyüleyici bir atmosfer..

Akşam saatlerinde şehre geldiğimizden niyetimiz ertesi güne zinde uyanmak için birşeyler  atıştırıp otelimize gitmek. Hava limanından şehir merkezi yarım saat falan sürüyor. Bilgilerini ayrıca vericem. 

Önce eşyalarımızı eşimin arkadaşlarından birinin evine bırakıp yemek için merkeze gidiyoruz. Gitmeden önce de astronomik saat ile arasında 2/3 çatı olan evinin penceresinden saatin kulesine bakıyoruz. Manzara müthiş. Yorgun olmasam orada biraz daha kalmak isteyebilirdim. 

Kaldığımız otelin çatı penceresi.. 

5 günün yorgunluğu var, sabah pek erken kalkamıyoruz tabi. Kahvaltıyı otelde yapıp merkeze gittiğimizde saat 11 dolaylarında. Acelemiz de yok zaten.  Prag gezilecek nokta olarak Roma veya Paris gibi değil. Doku yoğun ama kalenin bulunduğu bölge dışında hepsi birbirine çok yakın. Tabi ben biraz direnayak modunda olduğumdan arnavut kaldırımlarında yürümek biraz zorlaşıyor :) 

İlk durağımız en görülesi yer old town, ikinci en görülesi yer ise prag kalesi.



Old Town şehrin en merkezi yeri. 10.yüzyıldan kalma,şehrin en eski ve geniş meydanı, çevresinde kiliseler ve astronomik saat bulunuyor. Şehre geldiğimizde ilk yapmamız gereken şeyi en son yaptık ama siz bizim gibi yapmayın ilk olarak old town'a gidip astronomik saate çıkın ki kulenin 360 derecelik terasından  şehrin silüetini kafanızda oturtun. Kuleye çıkış 100 CZK. Meydan çevresinde de birbirinden güzel cafeler var, fiyatları oldukça makul.


Astronomik saat Prag'ın en önemli simgelerinden birisidir. Orta çağdan kalma saat yüzyıllar boyunca onlarca kez zarar görmüş ve tamir edilmiş.  Saat başı minik bir gösteri sunan saatin üzerindeki iskeletin çanını çalması ölüme davet olarak nitelendiriliyormuş. Saat üzerindeki havariler ise başlarını sağa sola sallamaları ölümü reddetmeleri anlamına geliyormuş. Bence pek bir numarası olmasada gösteriyi yakından izlemek istiyorsanız bir kaç dakika erken gelmekte fayda var çünkü oldukça kalabalık oluyor. 



Nicholas Church meydandaki diğer önemli yapı ise bu kilisedir. Yapımı 1756 da tamamlanmış. Ortadokslar tarafından kullanılan kilise sekizgen kubbeli barok bir yapı. İçindeki işlemeler görülesi.



Hava oldukça sıcak olduğu için nehir kıyısına inip Charles köprüsü'ne yürüyerek gitmeyi oradan kale'ye çıkmak için ise tramvay kullanmayı tercih ettik. Serin havalar da ise kaleye çıkan merdivenler güzel bir alternatif olabilir. Merdivenler boyunca göreceğiniz cafelerin daracık kapılarından girerseniz masalsı bir prag manzarasının içinde bulursunuz kendinizi. Burada bir şeyler içmek ise oldukça keyifli.


Charles köprüsü Prag'ın en ünlü ve eski köprüsü. 16 tane sütunu olan köprüde Prag resimlerinde sıklıkla görülen 31 tane Aziz heykeli bulunuyor. Yapımına 1357 yılında 9 Temmuz günü 5:31 de başlanmış, nedeni ise ardışık dizilimlerin uğur getirdiğini inanmalarıymış. 135797531 gibi. 14. yy' da inşa edildikten sonra defalarca yıkılmış ve yeniden inşa edilmiş. Köprünün iki yanında da kuleler bulunmakta. Bazı heykellerin önünde heykellere dokunmak isteyen insanlar tarafından oluşan uzun kuyruklar var. Zaten bu heykellerin el ile temas eden bölümleri diğer yerlerine göre parlak olduğundan ayırt edilmesi kolay. Dua ederek dokunulduğu için dini bir anlamı olabilir diye düşündük ama ne olduğu hakkında bilgim yok.



Prag kalesi 9. yüzyıl da inşasına başlanmış 12 ve 13. yüzyıllarda genişletilmiş. Tarih boyunca bir çok yangınla karşı karşıya kalan kale her defasında gotik mimarisi daha da göz dolduracak şekilde yenilenmiş. 



Kale içindeki bir çok yapı ve kilise ile arnavut kaldırımlı küçük bir şehir gibi. Prag Cumhurbaşkanı bugün kalede ikamet etmekte ve hükümüt binası da kalenin içinde bulunmaktaymış. Kalenin üç büyük avlusunun yanı sıra içinde Saint Vitus Katedreli, Royal Palaca ve St. George Bazilikası bulunuyor. Kalenin içindeki belli  kısımlar gezmek ücretli, 350 CZK civarında bir para ödemeniz gerekmekte. 


Saint Vitus Katedrali şehrin en önemli ve büyük katedrali, Çek kraliyet ailesinin mücevherlerinin bir kısmı bu katedralde bulunuyormuş. Oldukça görkemli olan gotik yapının bir bölümünü ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor, diğer kısmı ise ücretli. Kale içindeki katedral iki kısımdan oluşuyor, gotik ve neo gotik olarak ayrılmış kuleler farklı tarihlerde yapılmış. 


Katedralin içinden bir kare..

Kaleden çıkınca yeni şehir meydanına gitmeye karar veriyoruz. Wenceslas meydanı şehrin yeni yüzü ve alışveriş caddesi. Bir çok markayı yan yana bulabileceğiniz, cafelerinde oturup gelip geçeni izleyebileceğiniz geniş bir cadde. Bir ucunda National Museum (ulusal müze) bulunuyor. Alışveriş tutkunuysanız burada uzunca vakit geçireceksiniz anlamına geliyor çünkü fiyatlar gerçekten uygun. Yemek yedikten sonra gece finiküler ile Petrin parkına çıkmaya karar veriyoruz.


Petrin Park Eyfel kulesi modelli bir gözlem kulesi, biz geç saatte gittiğimiz için kuleye çıkamadık ama bence pek bi numarası da yok. Buraya gelmektense kalede fazladan bir saat geçirmek çok daha eğlencelidir. 

Ertesi gün otelde kahvaltımızı yapıp yine erken sayılmayacak bir saatte çıkıyoruz , Prag 2 günde aheste bir şekilde gezilebilecek bir şehir olduğundan ikinci gün gidilecek çok az yerimiz kalıyor. Günün ilk yarısı bir kaç yer daha görüp sonrasında keyif yapma zamanı. Yeniden old town'a gidiyoruz, buraya giden yollar daracık ama birbirinden güzel dükkanlara ev sahipliği yaptığından gezmesi çok eğlenceli. Old town'dan yeni şehir merkezine küçük pasajların içinden geçerek geliyoruz ve sonraki durağımız dans eden bina. 


Dancing House henüz 1997 yılında inşa edilmiş bir ofis. Vlatana nehir kıyısında ve modern bir mimariye sahip. Fred & Finger adı ile Vlado Milunic ve Frank Gehry tarafından inşa edilmiş. Dans eden iki insan figürünü konu alır. 

Nehir kıyısından ilerliyoruz. Görmek istediğimiz özel bir nokta kalmadığı için Tiyatro binasından merkeze gidip biraz ara sokaklarda geziyoruz. 

National Theatre bugün hala aktif olarak kullanılan tiyatro binası 19.yy da inşa edilmiş. Rönesans mimarisinde inşa edilen tiyatro şehrin simgeleri arasında. 

Gece hayatına hiç girmedik ama şehrin sıklıkla Avrupa'lı gençlerin uğrak noktası olduğunu duyuyoruz. Genç turistlerin şen kahkahalar ile sokaklarda güzel kafalarla salınması da duyduklarımızı doğrular gibi.  



Öğle yemeğinden sonra kendimizi yeniden old town da buluyoruz, sanki büyülü bir atmosferi var. İlk gün yapmamız gerek şeyi de son gün yapıp astronomik saatin kulesine çıkıyoruz. Cam bir asansör ile çıkılan kule şehri ayaklarınıza seriyor. Dik ve çatıları daracık sokakları ile bütün Prag gözlerinizin önünde. Kulede şehri gezerken gördüğünüz ama pekte önemli olmadığını düşündüğünüz bir çok diğer kule ve eserin yönleri ile birlikte tanıtım kartları var. Bunları okuyup her bir yapının tarih sahnesindeki izlerine göz atmayı ihmal etmeyin. 



Yeme-İçme: Çek mutfağı denince genellikle akla gelen değişik çorbaları ve farklı soslar ile hazırlanmış etlerdir. Domuz eti olma ihtimali çok çok yüksek olduğundan biz etli bir şey denemedik Bol sulu soğan, sarımsak çorbaları falan çok ünlü olmasına rağmen pek iştah acıcı görünmediğinden denemek istemedim. Prag mutfağı bende pek iştah açmıyor açıkçası :) Pilsen ve budweiser ise dünyaca ünlü biraları.  Palacinky  ünlü tatlıları, krep gibi bir şey dondurma ve krema ile servis ediliyor. Güzel bir mekanda kişi başı yemek için ödeyeceğiniz rakam 250 CZK civarında. (25tl) Cadde üstü restoran ve cafelerin yanı sıra ara sokaklarda ve bina içlerindeki geniş merdivenli, yüksek tavanlı mekanlarda keşfedilmeyi bekliyor olacak. 

Alışveriş: Prag alışveriş için gidilebilecek en uygun ülkelerden birisi bence, parası değerli olmadığı ve fakir bir ülke olduğu için fiyatlar gerçekten çok uygun. Yeni alışveriş yapıp tatile çıktığımdan ve aldığım ürünlerin bir kısmını girdiğim mağazalarda neredeyse yarı yarıya fiyatlara görüp kahrolmuş bir insan olarak söylüyorum bunu :((

Ulaşım:
Havalimanından ana metro istasyonuna 119 nolu otobüsü kullanarak 30dk. ulaşılabilir. Şehir merkezine en yakın durak olan  Dejvická’dan dört durak giderek merkeze çıkılıyor.  1,5 saatlik bilet 30CZK , 24 saatlik bilet 110 CZK.
Taksi ile havalimanı 600/700 CZK.  
Şehir içi neredeyse her noktaya tramvay ve metro bulunuyor.  
Hop on&Hop off 48 saat'lik 500 CZK. 

Metro,Tramvay ve Otobüslerde sistem entegredir, bir bilet gün içinde tüm aktarmalarınızı yapabilirsiniz. Günlük biletleri kullanacağınız araca binmeden önce kapılardaki makinaya okutmalı ve işleme alınmasını sağlamalısınız, haftalık biletleri cihaza okutmanıza gerek yok. Ulaşım bazı  tramvay hatlarında sabaha kadar devam etmektedir. hat üzerindeki duraklarda gece tramvayları belirtilmektedir. 


Prag haritası için lütfen buraya..

Benim Foursquare listem için lütfen tık tık..   

En önemlisi!!

Bayanlar eşinizi, sevgilinizi falan Çek Cumhuriyeti yalnız göndermeyin. Çekce bilmeyen Türkler ile İngilizce bilmeyen Çekler'in beden dili ile anlaşmaları işten bile değil. Bayanlar öyle rahatlar ki metro da tramvayda kucak kucağa gidenleri, alkol tüketenleri, yok gibi giyinenleri hemen her yerde! Bence Ukrayna kadar tehlikeli bir yer Prag :) 

Ayrıca ülke fakir olduğu için dilencisi, delisi, tinercisi, yan kesicisi de çok fazla, dikkatli olmakta fayda var. 



Ve paranızı bozdururken dikkatli sayın, bozdurmadan önce ne kadardan işlem yapacağını sorun, komisyon alıp almadığına dikkat edin çünkü bu konuda da büyük aldatmalar oluyormuş. 
TL karşılığı ne harcadığınızı bilmek için CZK'unu kaba hesapla 10'a bölmeniz gerekiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder