02 Temmuz 2014

Bangkok gezisi..


Abu dhabi'den Etihad ile gerçekleştirdiğimiz uçuş 6 saat sürüyor. (İstanbul'dan Bangkok ise 9,5 saat) Sarsıntılı fakat keyifli bir yolculuktan sonra Suvarnabhumi uluslararası hava limanına akşam saat 7 gibi varıyoruz. Uçaktan inmeden önce neden geldik, ne kadar kalacağız, kaldığımız yerin adresi ve bir kaç soru daha içeren bir form dolduruyoruz. Ülkeye girerken olduğu gibi çıkarken de bu formu sorguladıkları için kaybetmemekte fayda var. Tayland Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor. 


Uçaktan çıktıktan sonra değişik bir koku ile karşılaştık, çok kötü değil ama pek hoş da denemez. Şehre yaklaştıkça meğer alandaki koku ne kadar da güzelmiş dedik o ayrı:) Metrodan inince burnum sanki bir koku duvarına çarpmış gibi sarsıldım desem hiç abartmış olmam inanın. Her yerden yükselen ızgara dumanı, kızartma ve yağ kokuları birden dört bi yanımızı sarıverdi. Allah'dan burnunuz bir süre sonra bulunduğu ortamın kokusuna alışıtı da tatilimiz cehenneme dönmedi.. 

Hava limanında Buda için hazırlanmış bir sunak

Hava limanı oldukça büyük olduğu için alandan çıkması şehir ulaşımından daha zahmetli. Biz fast track çıktık ama pasaport kuyruğuna takılsaydık en az 50/60 dk. beklerdik.  İnanılmaz bir kalabalık vardı. Pasaporttan çıkınca metro ve tuk tuk aktarması ile 1 saat gibi bir sürede otelimize vardık. Aslında bu süre 40 dk da sürebilirdi ama metrodan hakkasan da indikten sonra tayland'ın meşhur gece pazarlarından birinin kalbinde olduğumuzu görünce göz gezdirmeden edemedik tabi :) 

Otele varınca hem yol yorgunluğu hemde yarın sabah erken uyanmamız gerektiğini düşününce de tumba yatak. Ee bangkok'ta hayat erken başlıyor, erkenci olup şehre ayak uydurmak lazım.. 

Güne sabah çok erken başlıyoruz. Saat 7 de kahvaltı salonundayız. Yiyecek pek bir şey bulamasak da uzak doğuya giden herkes gibi abartmak istemiyorum, evet mükemmel bir kahvaltı değildi ama kıvamında doymanızı sağlayan her şey var. Tabi en büyük kurtarıcı omlet, ne yediğini bilmiyorsan omlet yer doyarsın :) 



Kendimizi yormayacağımız aheste bir tatil olmasını istediğimizden (beş buçuk aylık hamile olduğum için) aslında 3 gün yeterli olmasına rağmen 5 günlük bir tatil planladık ve daha önce hiç bir tatilde kullanmadığımız kadar ulaşım aracı kullandık. 

İlk gün, ilk durağımız için sıkı bir tuk tuk pazarlığının ardından yaklaşık 6-7 km. Lik bir yolu 20 baht'a (1,5 tl) götürecek bir tuk tukcu ile anlaşıp atlıyoruz motora. gece otele varmak için 3km.lik yola 200 baht verdiğimizden ne büyük bir kazık yediğimizin şaşkınlığı ile yol alıyoruz. Bu şehirde tuk tuk ile pazarlık bir süre sonra eğlence haline geliyor :) Hava 35 derece civarında ve oldukça ağır olduğu için tuk tuk ile püfür püfür gitmek hem trafiğe sıkışmamak demek hemde pek de alışık olmadığımız bir eğlence oluyor bizim için.. 


İlk durağımız Wat Arun'un karşı kıyısındaki  küçük bir tapınak, karşıya geçmeden önce burayı görmek istiyoruz. Etrafta hiç kimse olmamasına bakılırsa pek turistik bir nokta değil. 


Wat Arun'a yürürken Tayland'da pek meşhur sandal ile gezin dedikleri nehrin üstünden geçerken burada asla sandal ile gezmeyeceğime karar veriyorum. Düşsen boğulmazsın ama öyle pis ki mikrop kapmak garantili! Ve bunun için istedikleri kişi başı 700 baht bence fazla fahiş. çünkü balçık gibi bir nehirde sandal ile gezmenin bedeli 700 baht olmamalı!


Wat Arun'dan çekilen bir kare.. fotoğraf da belli olmasa da su kahverengi.. 

Wat Arun Hint şafak tanrısının adından esinlenerek kurulmuş Tayland'ın en görkemli tapınaklarınden birisi..  Şafak Tapınağına özellikle şafak vakti gelip kulelerin üzerinden bangkok'u izlemek tavsiye ediliyor.  sadece pranglar değil içeride büyük bir kompleks var.. ve hepsi görülmeye değer. Bol bol fotoğraf paylaşacağım ki ayrıntılar kaçmasın.. kuleler ise ortadaki 104 metre... Yan kuleler 80- 85 metre. Merdivenleri çok dik ve yüksek olduğundan tepeye çıkmak biraz zahmetli ve zor. Ama tabii ki çıkıyorum :) buraya kadar gelip Wat Arun'a çıkmayacak değildim herhalde :) Giriş: 60 baht.


Çıkarken.. 

Tepesindeyken.. 

İnerken.. Ve inerken anlıyorum ki inmesi çıkmasından daha zormuş.. 
 Anne fil ve Filler ülkesi Tayland'da görmeye alıştığımız fillerden biri :))


Sıralı Budalar

içeriden bir kare..

Thai  olmak yada olmamak adlı çalışmamız.. 

Tapınaktan çıktıktan sonra sıcaktan bayılmış olarak kendimizi bahçesine atıyoruz. Biraz dinlenip, soluklanıp coconut içerek uzak doğu havasına yeniden bürünüyoruz. Hava yapış yapış olduğu için yürümek hiçte kolay değil. Mümkün olduğunca az yürüyüp bol sıvı tüketiyorum tabii ki :))

Tapınaktan sonrası civarda dolaşırken bir budist okulunda buluyoruz kendimizi.. Sessiz adımlarla ilerlerken bir öğrenci karşılıyor bizi.  İçeriye bakmak istediğimizi söylediğimizde de hemen buyur ediyor..  İçeride çıt ses yok ve oldukça mistik.. 




 öğrencilere sabırlı olmayı öğretirken verilen eğitimlerden birisi de buymuş.
ben buna 'yaş kabak oyma sanat' adını veriyorum :)
 Bu kadar sakinlik bize yeter diyerek atlıyoruz bir tuk tuka ve Siyam bölgesine gidiyoruz. Amacımız Siam Paragon da yemek yemek, sonrasında Erewan Shrine'ı görmek ve Bangkok'un meşhur gece çarşılarından birisine gitmek. 

Saim Paragon merkezi bir noktada ve  buradaki büyük avmlerden bir tanesi. Amacımız alışverişten çok iyi bir restoranda yemek yemek. Çünkü dışarıda yemek yemek hiç hijyenik değil hatta felaket :)  Street foodları saymıyorum bile.. Aşağıdaki kareler sokak yemekleri için fikir veriyordur sanırım :) 

 bütün gün güneş altında kokuşmuş etler saatlerce ızgaralarda kalıp sonra servis ediliyor.. 

sokak yemeklerinden minik deniz anaları.. böğğğğ...

Yemek seçimi oldukça zor olsa da sonunda lezzetli ve hijyenik bir yerde karnımızı doyuruyoruz. Dışarıda hava o kadar ağır ki insanların bir kısmında maske görmek mümkün. Egzoz dumanı, sokak yemeklerinin yağlı dumanı, kızartma kokuları, tropik iklimin ağır ve nemli havası bizi oldukça yorduğu için avmden çıkasımız bile yok aslında ama hala günlük planımız bitmediği için biraz soluklanıp dışarıya attık kendimizi... 

Erewan Shrine civarda yapılan inşaat sırasında meydana gelen kazada ölenler adına yapılmış bir tapınma noktası.. Taze çiçekler ve meyvelerin sunak olarak hazırlandığı noktada ibadet eden bir çok budist var. 

Erewan Shrine

Genel ara sokak görüntüsü..

Son durağımız Siam gece pazarı, yukarıdaki kare de gece pazarına giderken çekilen bir kare.. Bangkok'da genel görüntü işte bu.. Kirli, karmaşık, kablo bulutlu, ağır havalı.. Ama gitmeye değer mi değer! Çünkü hiç bilmediğimiz bir kültür.. Ne kadar pis olursa olsun eğlenceli ve gizemli.. Ayy çok ezikledim insanları değil mi :)) Ama ne yapayım! Bizimki de mide yani :))

Gezinin 2. bölümü.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder