27 Mayıs 2015

Bebekle Belgrad

Bizim için çok özel bir günde, bebeğimizin1.yaş gününde gidiyoruz Belgrad'a.. 
Kızımızın doğum gününde ayrı  ülkelerde olmamak için babamızın peşine takılıp hızlıca planladığımız 3 günlük minik bir tatil aslında bu.. 
İstanbul'dan kalkan uçağımız 1 saat 40 sonunda yemyeşil ormanların ve tuna nehrinin üzerinden Nikola Tesla havalimanına iniş yapıyor. 
İşte Sırpça adı Beograd olan 'Beyaz Şehir'deyiz. 



Havalimanında karşılayıp otelimize bırakan kişi 20 dk.lık yol boyunca bize Belgrad hakkında kısa bilgiler veriyor. 
Otel seçimimiz Hyatt, 1 saatlik erken check-in için ekstra 30 euro istediği için eşyalarımızı luggage rooma bırakıp çıkıyoruz. 

Belgrad bebekle gezmesi kolay bir şehir. Bebek arabası sürerken 3 gün boyunca toplam 40 km yürümemize rağmen hemen hemen hiç zorlanmıyoruz. 

Ve aslında Belgrad 1 tam günde hızlı tempoda, 2 günde aheste gezilebilecek bir şehir. Bebekle bile rahatlıkla 2. günde şehri zaten bitirmiştik. Üstelik sadece 2 defa ulaşım aracı kullandık. 
Şehir öyle kolay ki yürüyerek tamamını gezmek mümkün. Yemyeşil, geniş kaldırımlı, sokakların-caddelerin kocaman parklara açıldığı bir şehirdeyseniz zaten en güzeli de yürümek değil mi.. 


İlk durağımız Kale meydanı, Belgrad kalesini de içinde bulunduran, kilise ve türbelerin olduğu, Tuna ve seva nehirlerine kuşbakışı, şehre hakim bir nokta büyükçe bir parkı olan yer Kalemegdan. Adı Türkçe. Geniş bir tepede konuşlanmış. Tepe dediysem öyle çok da yüksek bir tepe değil aslında.



Şehir öyle yeşil ve temiz ki ferahlık fotoğrafların aydınlığına yansımış. 



Aziz Sava Katedrali. 



Avrupa'nın genelinde olduğu gibi Belgrad da graffitti şehri.. Yolunuzun geçtiği her sokakta, hemen hemen her evin duvarında bir boyama yada yazı ile karşılaşıyorsunuz. 1.katların hemen hepsinde bir şekilde sprey boya görünce bunlar yakında arabaları ve yayaları da boyarlar diye düşünmüyor değilim. 


Şehrin en popüler caddesi Knez Mihajlova.  Cadde boyunca elektrik direklerinden sarkan saksılar rengarenk çiçekleri ile birtürlü gelemeyen baharı bekliyorlar.. Yan yana dizilmiş zarif binaların alt katları dükkan ve cafe. Yolun belli kısımlarındaki sokak masaları soluklanmak, birşeyler atıştırmak ve cevreyi izlemek için ideal. Fiyatlar hemen hepsinde birbirine yakın. 


Yolun sonundaki Cumhuriyet meydanından (Trg Republic) sola doğru inip ilerlerseniz bu şirin sokakta buluyorsunuz kendinizi. Sağlı sollu cafeler ve restoranlarla dolu sokak görülmeye değer. Adı Skadarlija. Arnavut kaldırımlı, şirin mekanları olan ve bence mutlaka görülmesi hatta oturup yiyip içilmesi gerekenler listesine alınması gerekiyor. 

Skadarlija

Yemek konusunda bir çok alternatif sunan Skadarlija da sırp lezzetleri olan; sırp salatası, pilavlı sazan, sopska salatası, meyveli turtaları, krepleri ve her köşe başında önünde kuyruk olan fırınlarından mahur işi gıdalar denenebilir. 


Meydandan sağa doğru devam edip alışveriş caddesinin sonundaki. vapianoarka caddesine geçerseniz de harika cafeler keşfedeceğinizi belirtmek isterim.


Biz müze ve kilise gezmeyi bu gezimizde es geçtiğimiz için Tesla müzesine bile girmiyoruz. Üniversite hayatında elektrik dersleriyle cebelleşen birisi olarak müzenin önünden bile geçmek istemiyorum hatta :) 

Bir kaç olmazsa olmazımız dışında sokaklarda yürüyüp, onlarca parkta ve sokak aralası-teraslardaki birbirinden şirin cafelerde geçiriyoruz gezimizi daha çok. Koş koş onu da gör bunu da değil de ye, iç, parklarda yayıl, cafeleri keşfet gezisi oluyor bizim için daha çok.. 


Şehir merkezine giden ilk köprüden çektiğim bir kare. Köprüler yaya trafiğine kapalı şeklindeki uyarılara aldırmayın derim, ilk köprü trafiğe açık ve yürümesi gayet zevkli. Üzerindeki asansörden aşağıya inip kıyı boyunca da yürüyebilirsiniz. 


Aslında Seva boyunca yürümek de yapılması gerekenler arasında. Yolun sonunda Sevamala denilen bölgede sadece bistro, cafe ve cafe bar tarzı bir çok mekanın yanyana dizildiği canlı bir atmosferin içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Frida cafe uğramadan dönmeyin. Frida kahlo'dan ilham alınarak dekore edilmiş mekan kesinlikle bir diğer mola noktası. Yemekler çok lezzetli. 



Köprü üzerinden panoromik bir kare..


Aklımda kalanlar; 
Güzel ve temiz sokaklar,  teras ve cadde kafeleri bol, meydandaki Vapiano'nun arka sokağında süper cafeler var, tatlı ve kahve ucuz, sakin ve kibar insanlar, bebek arabası ile gezmek kolay, ulaşım şekli tabanvay, 24 saatlik ulaşım bileti her vasıtada geçerli, nikola tesla müzesi çok da gerekli değil, küçük kermesler de çok ilginç objeler bulmak mümkün, fiyatlar genel olarak abartıldığı şekilde çok ucuz olmasa da Türkiye'den daha uygun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder