22 Mayıs 2013

Gaziantep'te 1 Gün


Üslup farkından da anlaşılacağı gibi aşağıdaki yazı bana ait değildir :) Eşim yaklaşık 2 yıl önce yaptığımız  günü birlik Gaziantep lezzet turumuzu yazıya dökmüş bende o güne dair fotoğraflar ekleyerek paylaşmak istedim...

Açıkçası bir günde Antep gezilir mi emin değildik en başta. Uğramadığımız yerler de mutlaka olmuştur İpekyolunun önemli konaklama noktası olan Gaziantep'te. Bir de Aralık ayı sebebiyle gündüzün kısa olması, doğuda akşamın batıya göre daha erken olması... Bütün bu faktörlere rağmen açık bir gökyüzü altında, ne sıcak ne soğuk ılıman bir havada geçti gezimiz. Çok yürüdük, çok yorulduk. Çok da keyif aldık.




Öncelikle bizim bu gezideki amacımız temel olarak antep mutfağıydı. Tüm konsantrasyonumuz da kebap, katmer, baklava üzerineydi. Gün bitiminde hedeflerimize tamamen ulaştığımız söylenebilir.
Ancak yetkililer Antep'i gezmeye başka amaçlar da yüklemek üzere iyi çalışmışlar. Kentin bir çok noktası ya müze veya tarihi bir han. Bu da baklava alana müze bedava gibi bir promosyona dönüşmüş.

Şehrin en hoşuma giden yanı ise gezilecek yerlerin birarada belirli bir bölgede yoğunlaşmış olmasıydı. Bu bölge çok küçük değil ama yürüyerek gezilebiliyor. Bu sayede buranın nefis yemeklerinden aldığımız enerjinin bir kısmını yakabildik.



Sabah ilk durağımız Metanet Et Lokantası oldu. Havaş'ta şöföre önceden sorduğumuzda bizi en yakın yerde indirdi. Yaklaşık 8-10 dk yürüyünce de ulaşmış olduk. (Havaş: kişi başı 9TL) Buranın behran çorbası meşhur. İçinde kuzu eti, sarımsak, pul biber ve pirinçli, yağlı bir çorba... Lezzetli mi derseniz lezzetli derim. Alışık olmadığım bir tat. Ama İstanbul'da aklıma gelir mi derseniz açık söyleyim: gelmez. Beğendim, önüme gelse yerim.Ama aramam. Bu çorbanın Metanet'teki fiyatı 9TL.




Metanet'in ardından çok yakınında mevlevihaneyi gezdik. Buraya girişte bir ücret almıyorlar. Bir tarafı el yazması Kur'an örneklerinin sergilendiği, diğer tarafı ise Anadolu'nun çeşitli yörelerinden halı ve kilimlerin sergilendiği bir müze burası.



Ardından 400 yıllık tarihi Tahmis kahvesine gittik. Buraya vardığımızda saat 11 civarıydı. Bu kahve çok eski olmakla birlikte restorasyon görmüş. Restorasyonda temel doku zarar görmemiş. Garsonları güleryüzlü ve ilgililer. Bize kahve hakkında kısa bir bilgi verdiler.



 Kahvenin tavan kısmı eski bir gemi güvertesiymiş. Burada sigara ve nargile içildiği dönemde çıkan dumanın oluşturduğu tabaka tavana rengini vermiş. Avizeleri de güzel ama orjinal değiller. Sonradan restorasyon sırasında eklenmiş. Tahmis'te Antep'in yöresel tadı menengiç kahvesi içtik. Ben çok beğendim. (Bir fincan Kahve 5TL)


Tahmis'in ardından hanların, bedestenlerin olduğu  Gaziantep Kalesi'ne kadar uzanan yürüyüş yolumuzun başına geldik. Bu bölgede çok fazla han,cami ve çarşı var. Belediye bunların bir kısmına çaba harcamış. Kimisi tamamlanmış, kimisi ise henüz proje aşamasında. Bölgedeki hanlardan tek tek bahsetmeyeceğim çünkü genelde bakımsız durumdalar ve şehre dışarıdan gelenlerden başka kimsenin de ne umrunda ne de dikkatini çekiyor.Bundan sonraki kısımda Karagöz Cami'ni merkezi bir nokta olduğu için referans belirtelim. Bakırcılar çarşısı da Zincirli Bedesten de İmam Çağdaş da Katmerci Zekeriya Usta da bu bölgede.



 İlk hedefimiz Katmerci Zekeriya. Yerini tarif edemeyeceğim bir noktada ama Karagöz Cami'ne yakın denebilir. Bir katmer iki kişiye yetebilir. Lor peyniri ve antep fıstığından yapılıyor. Şekerli. Yalnız siparişten sonra 20 dakika bekletiyorlar. Beklerken söylenebilrsiniz ama yedikten sonra mekandan mutlu mesut ayrılıyorsunuz. Katmerci Zekeriya salaş bir mekan. Bir İş Hanı içinde. Katmerin yanına söylediğiniz çay da handaki çay ocağından geliyor.  (Katmer 9TL)




Zekeriya Usta'dan sonra biz Antep kalesini hedef belirledik. Zamanı ve enerjimizi kullanmak adına bu karada yanlış yapmış olabiliriz. Çünkü Kale'ye yürürken yolumuz üstündeki diğer yerleri pas geçip Kaleden dönüşte uğradık. Size tavsiyem, Katmerciden sonra Zincirli Bedesten ve Bakırcılar Çarşısını gezin. Ardından Kale'ye gidin. Giderken de yolunuz üstünde sağda-solda göreceğiniz ve belki bir kısmını farketmeyeceğiniz hanlara uğrayın. Benim aklımda pek bir hatıra kalmadı bu Hanlardan. Sadece şimdi dönüp bakınca aklımda şöyle bir algı oturdu: İpekyolu'nda Antep bir mola/konaklama yeriymiş. Bu yüzden de çokça han hamam var.


 Ayrıca beklemediğimiz ölçüde çok yemiş, baharat çeşidi, hiç Antep'te yetişmesini ummamdığımız kadar fazla zeytin gördük. Hatta Zeytincilerin bulunduğu bir Han da var. Adı Zeytin Han.Benim kişisel çıkarımım şu oldu. Mola yeri olan Antep'e gelen tüccarlar/kervanlar/yolcular ellerindekilerini buranın halkıyla paylaşmış. Halk çok şeyi görmüş, almış, yetiştirmiş veya yetiştirmeyi öğrenmiş. Bu sebeple her çeşit meyve, ceviz, fıstık, biber, zeytin falan çokça bulunuyor. Hanların bol olduğu hafif eğimli bayırı aştığımızda Antep Kalesine ulaşmış olduk. Kalenin içini 1 TL karşılığında gezebiliyorsunuz. Kale'nin içinde Gaziantep halkının kahramanlığını anlatan belgeseller ve çeşitli görseller bulunuyor. Özellikle ilkokul çağındaki çocukların tarihimizi daha akılda kalıcı öğrenebilmesinde faydalı olabilecek bir içerik var. Okul gezisi olarak yararlı olacaktır. Ben de keyif aldım ama içeride çok oyalanmadım. (Malum gündüz oldukça kısa)



Kale'nin ardından hemen dibinde yer alan Mutfak Müzesi'ne gittik. Burası da Belediye'nin yaptığı bir müze ve giriş 1TL. İçeride Antep mutfağında yer alan çanak,çömlek,testi, sahan vs. gibi araç gereçler bulunuyor. Şehrin kültürüne sahip çıkması hoşuma gitti.



Müzenin ardından adını şimdi hatırlayamadığım bir kaç cami ve ardından da Kır Kahvesi'ne uğradık. Buralarda oyalanmadık. Dikkatimizi camilerin minareleri çekti. Minarelerde mavi seramik nazar boncukları bulunuyor. Ayrıca şerefelerinin de üstü kapalı.




 Kalenin eteklerinde Kamil Ocak Stadı'nın çok yakınlarında bir yerde olacaksınız. Buradan bir minibüse binip Zeugma Mozaik Müzesine gidebilirsiniz. Zeugma Müzesi oldukça modern. Asma katıyla toplam iki katlı oluyor. Zeugma antik kentinden kalma mozaikler sergileniyor. İçerideki mozaikler müthiş! Dağılma veya eksilme çok fazla yok bu yüzden tablo gibi eserler var. Halı gibi fakat moziklerden zeminler var. Bunların bir kısmı 10 m2 kadar büyük. Genelde figürlerin yüzleri net değil ama anlatılan bir tema var. Aralarında bir tanesi farklı. 2. katta yer alıyor. Küçük bir labirenti geçtikten sonra en fazla 1 metre kadar yaklaşalıbilen ve başında bir güvenlik görevlisinin bulunduğu "Çingene Kızı" mozaiği O. Bu mozaiğin özelliği insan suratının daha titiz işlenmiş olması ve karşısında hareket ettiğinizde gözlerinin sizi takip ettiği algısı oluşturması. (Müze girişi 5TL fakat isterseniz 20TL'ye müze kart da alabilirsiniz)







Zeugma Müzesiyle beraber güneş batmaya başladı. Akşam üzeri yemek için İmam Çağdaş'ı tercih ettik. Fakat Zeugma'nın arkasında Halil Usta da varmış. Onu da tavsiye edenler var. İki günümüz olsaydı kesin giderdik ama tek kurşunumuz sağlam referansları olan İmam Çağdaş'tan yana kullandık.




Mevsiminde kebapların yeri başka olur. Önden söylediğimiz soğan lahmacunların ardından ben garsonun da tavsiyesiyle Soğan Kebabı söyledim. Eşim ise Ali Nazik. Her ikisini de denediğimde tartışmasız Soğan Kebabına bayıldığımı söyleyebilirim. Lahmacuna ise orta not veriyorum. Yemek bitiminde özel kare baklava tadımlık aldık. Burada müthiş bir baklava devinimi var. Tepsiler geliyor ve gidiyor. Sanırım bu sebepten dolayı baklavamız henüz sıcaktı ve şerbetini de tam emmemişti. Her durumda İstanbul'dan iyi, fıstığı da bol ve iriydi. (İmam Çağdaş'ta kebaplar 17TL, Özel Kare baklavanın kilosu 37TL) Burada güzelce yiyip içsek de aklım Koçak Baklava'daydı. Antep şehri Kale ve stadında iki yanına doğru iki farklı karakter sergiliyor. Birisi hanlar-hamalar-kapalı çarşıların olduğu eski Antep (Şahin Bey)  diğeri ise tramvay yolunun sağında solunda yüksek katlı binaların yer aldığı altlarında ise cadde mağazalarının bulunduğu yeni Antep.(Şehit Kamil)




Koçak Baklava da yeni Antep tarafında yer alıyor. Buraya da gidip Koçak'ın baklavasını da tattıktan sonra o kadar yürüdüğüme değdini anladım. (Koçak'ta baklavanın kilosu 40TL) Antep'teki son durağımız günün kısa gelmesi sebebiyle Koçak Baklava oldu. Biraz daha zamanımız olsaydı Bey Mahallesi'ne de gidecektik.

Özetle, Gaziantep'e sadece yemek için bile gitseniz pişman olmazdınız. Bir de kültür bombardımanına uğradığınızda beklentilerinizin falzasıyla karşılandığını hissedeceksiniz. Kendini anlatmakta başarılı bir kent çıkıyor karşınıza.

Aklımda kalanlar: Baklava, Menengiç Kahvesi, Katmer, Antep Kalesi, Bakırcılar Çarşısı, Müzeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder